Retinol Kullansak da mı Yaşlansak, Kullanmasak da mı Yaşlansak?

Dilan İpek

Bugün aynaya her zamankinden uzun baktım. Biraz yaklaştım, biraz daha yaklaştım, biraz yana döndüm, sonra uzaklaştım birkaç kez bunları tekrar ettim. Emin olamadım. Eski fotoğraflarımı bulmaya çalıştım. Tabii ki değişiyordum, değişecektim ama değişen tam olarak neydi? Bunu görmek istiyordum.

Alnım mı kırışmıştı? 

Saçlarım mı beyazlamıştı? 

Kollarım mı sarkmıştı? 

Ne olmuştu bana? 

Sadece dünya dönüyor ve neyle, kimin ölçtüğünü bilmediğim zaman geçiyor diye ben neden bütün bunları yaşıyordum?

Cevabını bildiğim sorular sormayı hep sevmişimdir

Eskiden “büyüyordum” derdim, şimdi “yaşlanıyorum” diyorum. En azından diyebiliyorum. Bunu itiraf etmek niye bu kadar zor diye düşünmeden edemiyorum bazen.

N’olmuş yani saçım beyazladıysa, sanki ay ışığının gece denize yansıması gibi değil mi gümüş ışıltım? 

N’olmuş yüzüm kırışmaya başladıysa, bunlar yaşadığım her bir anın detaylı izleri değil mi?

Böyle süslü cümleler kurmaya çalıştım işte o aynanın karşısında. Romantikleşmeye bile başladım bir an hatta.

Çok uzun sürmedi, “Aman boşver’’ perilerim geldi: 

“Bu kadar derin düşünmek sana mı kaldı kızım? Kalk şu bulaşık makinesini boşalt’’ dedim. 

Ama hayır, bugün hiçbir iş yapmayacaktım. Bir tatilim var, onda da dinlenecektim. Tamam, sadece bulaşık makinesini boşaltıp oturacağım. Başka iş yok!

Neyse, elim çalışmaya başladı; o sorun değil de aklımın bir tarafı hala aynı şeyle meşgul. Onu ne yapsam bilemiyorum.

İnsan ne çok seviyor kendisiyle uğraşmayı gerçekten. Takıldı aklıma bir kere mecbur araştıracağız, soruşturacağız, bulacağız bir şeyler.

Araştırmalar nereden yapılır? 

Tabii ki sosyal medyadan. 

Hemen alalım telefonumuzu elimize de bakalım biraz.

Ooo, yaşlanma karşıtı o kadar çok şey varmış ki! Uzayda mı yaşamışım bu zamana kadar, nasıl haberim olmamış hiçbir şeyden?

Oku oku, izle izle bitmedi. 

Doktorundan eczacısına, üniversite öğrencisinden lise öğrencisine kadar…

Sektörle alakası olan olmayan herkes meğer güzellik uzmanıymış. 

Herkes olayı çözmüş, her şeyi keşfetmiş bi’ ben kalmışım. 

İnanamıyorum gerçekten.

Neyse, yaşadığım minik şoku atlatmam biraz sürse de sonunda “Şimdi ne yapayım?’’ sorusunu soracak kıvama geldim. 

Ne yapayım, ne yapayım diye düşünüp durdum.

Bu da biraz zaman aldı ama normaldir. Sonuçta liste kabarık. Mesela bir sürü krem, serum, vitamin vs. varmış. 

Hepsi başka bir şey için etkiliymiş, ayrı ayrı ‘’sorunlar’’ için kullanmalıymışız. 

Bir de bunlar dışında medikal estetik işlemler varmış orada da içerik çok. Dolgular, botokslar, PRP’ler saymakla bitmiyor.

Ne yapacağım diye düşündükçe daha da işin içinden çıkamaz oldum.

Bir de bu uzmanlar kendilerinden çok eminler. Sihirli Annem’i hatırlıyorsak, MSN kullanmışsak ya da tetrisle oynamışsak botoks zamanımız gelmiş. Öyle diyorlar. 

Unutmadan söyleyeyim retinol de çok önemliymiş. C vitamini de, niacinamide de, arbutin de, salisilik asit de, hyalüronik asit de, cica kremler de…

İMDAAAAT!

İzlerken, okurken, yazarken yoruldum. 

Bir de uygulamaya çalışsam ne olacak acaba?

Tamam tamam sakinim.

Bırakayım şu sosyal medyayı, öyle düşüneyim bir daha.

Bakayım bi daha aynaya. 

Kim sonsuza kadar genç kalacakmış ki? 

Ya da kalsam ne olacakmış? 

Kim beni bunları düşünmeye zorlayan? 

O sosyal medyada gördüğüm kadınların ne kadarı gerçekten bunları düşünüp hissediyor?

Bu dünyada genç kadın olmak çok zor, orta yaşlı kadın olmak da çok zor, yaşlı kadın olmak da çok zor. Ay zaten bırakmıyorlar ki olalım bir tanesi. 

Gençken büyü, yaşlandıkça gençleş, kilo aldıkça zayıfla, beyazladıkça boya…

Düşündükçe daraldım.

Sektörde öyle bir dünya yaratmışlar ki sanki kırışmak suç, botoksu reddetmek günah, saçının beyazlaması ayıp.

Belki bu yüz aşamalı güzellik rutinlerine ikna bile olabilirdim. Ama insanın bu kadar üstüne gelinmez ki canım.

‘’Tamam kimse kendini ‘’çirkin’’ hissetmek istemez bence de ama kim belirlemiş bu güzeli çirkini kardeşim yeter ya!’’ diye isyan etme anıma geldim.

Sonra biraz çıktım dolaştım. Nefes aldığımı hissettim, serin hava yüzüme çarpınca kendime geldim. Soğuk da cilde iyi gelirmiş zaten, heh gel de at şimdi bu bilgileri beyninden.

Canım tatil günümü böyle kendimle kavga ederek bitirirken sabahın köründe çalacak alarma sinirlenerek uzandım yatağıma. O retinolü kullansam bi dert kullanmasam başka bi dert diye düşüne düşüne çektim örtümü başıma. 


Feminist Çerçeve sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.

Yorum bırakın