Bulaşık Makinelerinden Nefret Ediyorum!

Dilan İpek 

Evde herkesin ve her şeyin bir görevi var, dünyanın her yerinde çeşitli görevler var.

Mesela ben kalkıyorum evi topluyorum, temizliyorum, yemek yapıyorum, çocukları okula gönderiyorum, alışveriş yapıyorum, tekrar temizliyorum, pişiyorum, yıkıyorum, topluyorum… Görevlerim bunlar.

Peki çamaşır makinemizin görevi ne? İçine attığımız çamaşırları yıkamak. Basit.

Kahve makinesinin görevi ne? Belirttiğimiz ölçüde kahve yapmak. Basit.

Robot süpürgenin görevi ne? Evde dolaşa dolaşa evi temizlemek. Patlamazsa basit.

Gelelim bulaşık makinesine. Ne kardeşim senin görevin, bana bi anlatır mısın? Bulaşıkları yıkamak olmalı değil mi? Ama o iş hiçbir zaman öyle olmuyor. Şu makine işini yapsın, görevini yerine getirsin diye bin tane ön koşulu sağlamak zorunda kalıyoruz. Yok efendim sudan geçirelimmiş, yok efendim düzgün koyalımmış, yok efendim içine limon atalımmış… Ha bir de çok kullanınca bardaklarımız solarmış, çatal kaşıklarımız çizilirmiş. Kardeşim biz seni bu eve bulaşıkları yıka diye almadık mı? Neden yapman gereken işi yapmıyorsun ya da yapmak için beni bu kadar uğraştırıyorsun ya? Sen o bulaşıkları yıkayacaksın ki senden bana kalan zamanda ben yine başka görevler edineyim, işim zaten bitmeyecek yani merak etme. Sen o bulaşıkları yıkadın diye ben yan gelip yatmayacağım. Bak çamaşır makinesine işini yaptı diye benim işim bitiyor mu? Bitmiyor. Sen yapsan da bitemeyecek ama beni bu kadar uğraştırma ya!

Bu isyan her gün dilimde. Her gün bulaşık makinesiyle kavga halindeyim. Dün kocam olacak beye dedim, şu bulaşıkları makineye yerleştirir misin diye. Baktım sadece yerleştirmiş, olanı olduğu gibi atmış içine. E tabi adam nereden bilecek bizim makinenin aynı kendisi gibi nazlı olduğunu. Bilememiş. O makine yıkar mı onu o halde. Asla. Ne yapalım çıkardım hepsini, tekrar sudan geçirdim. Tekrar dizdim tane tane, boncuk gibi. Ben ne anladım bu işten diye söve saya yine. Yardım istediğim zaman bile işim ikiye katlanıyor. Bitmiyor. 

Ayy televizyonda yine bir reklam, “sudan geçirmeye son’’muş, yersen! Hep bizi kandırmaya çalışıyorlar böyle. Ya deterjanda sorun var ya bende ama asla makinede değil tabii. Yok anam yok inanmıyorum asla, size de reklamlarınıza da. 

Geçen kızım radyo gibi bir şey dinliyordu odasında, podcast miymiş neymiş adı. Konuşulan konu beni getirmiş aklına herhalde, geldi yanıma bana da açtı. “Dinlesene anne’’ dedi.  Programda iki tane kadın teknolojik aletlerin ev işlerini kolaylaştırıp kolaylaştırmadığını, kadınların sırtındaki yükü azaltıp azaltmadığını konuşuyorlardı. “Sen ne düşünüyorsun anne?’’ dedi kızım. Daha önce düşünmemiştim böyle bir şey, durakladım. Cevap günlük hayatımda saklıydı sanırım. Sonuçta çamaşırları tek tek elimde yıkamıyorum. Ama neredeyse her gün çamaşır yıkıyorum, katlıyorum, ütülüyorum. Evi elimle silip süpürmüyorum ama her gün dip köşe temizliyorum. Yemek yapmak için ateş yakmıyorum, ocağım fırınım var ama her gün çeşit çeşit yemek yapıyorum. Her gün bunları düşünüp, planlıyorum. Aslında kolaylaşmış olması lazım gibi gelmişti ilk duyduğumda ama hiç kolaylaşmış gelmiyor şu an. Galiba yaptığımız şeyleri yapma şeklimiz biraz değişmiş, daha da detaylanmış ama azalmamış.

Bak yine bulaşık makinesi geldi aklıma. Yapmıyor işte görevini, yapmıyor. Temizlemiyor bulaşıkları. Bu kadar gelişen teknolojinin içinde sanki bi o gelişmemiş. Bir de harika bir makine gibi satmıyorlar mı, ayy bütün sinirimi bundan çıkaracağım şimdi. Neyse kızıma döneyim tekrar. O radyodaki kadınlar ne dedi dinlemedim ama kolaylaşmış bi hayatım yok benim kızım. Belki evin içinde işler eşitlenirse teknolojiden daha fazla kolaylaştırır.


Feminist Çerçeve sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.

Yorum bırakın